29 Kasım 2015 Pazar

TTB: Tepecik Asistan Eyleminin Yanındayız

Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi Asistanları çalışma koşulları ve ödenmeyen döner sermaye ödemeleri sebebiyle 30 Kasım 2015 tarihinde eyleme gidiyor.
Eğitim ve araştırma hastanelerinde asıl olarak eğitim  alması gereken asistanların neredeyse sadece hizmet elemanı olarak kullanılması, boş zaman kalırsa eğitim verilmesi; üstelik döner sermaye ek ödemelerinin de kesilmesine karşı asistanların  karşı çıkışları Merkez Konseyi tarafından da desteklenmektedir.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, geçtiğimiz hafta yaptığı toplantıda, Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi Asistanlarının 30 Kasım 2015 tarihinde yapacakları eyleme çağrı yapma ve ihtiyaç duyduklarında asistanlara her türlü desteği verme kararı almıştır.
Asistan meslektaşlarımızın bu haklı mücadelelerinde Türk Tabipleri Birliği'nin yanlarında olduğunu bir kez daha paylaşmak isteriz.
Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi

26 Kasım 2015 Perşembe

Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Asistanları greve hazırlanıyor

BASINA VE KAMUOYUNA
Bizler Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi Asistanları olarak İzmir'in en yoğun hastanesinde büyük bir özveri ile her geçen gün artan bir iş yoğunluğunda ve güvensiz bir ortamda çalışmaktayız. Bu yoğunluktan kalan zamanlarda da eğitim alabilmek için uğraş vermekteyiz. Buna rağmen giderek azalan ek ödemelerimiz nedeniyle zorlanmakta ve gittikçe daha da artan bir gelecek kaygısı içinde boğulmaktayız.
Sağlıkta dönüşümle birlikte uygulanan performans sistemi kamu hastanelerini işletmeye çevirmekte, hastayla aramızdaki bağı daha hekimliğimizin başında koparmaktadır. İyi hekimlik değerlerini ortadan kaldıran bu sistem hastanelerdeki iş huzurunu bozmakta, sağlık çalışanlarını birbirine yabancılaştırmaktadır.
Hekimlik bir performans işi değildir. Hekimlik insan olabilmek, hastaya zaman ayırabilmek, hastayı(hastalığı) anlayabilmek ve çözüm bulabilmektir. Ne yazık ki hasta başına ayrılan 3-5 dakikalık süreler bizleri hastalarımıza yabancılaştırmakta; onları anlamamızı güçleştirmekte ve onlara uygun tedaviyi seçebilme şansımızı zorlamaktadır.
Amacımız sağlıkta dönüşümün getirdiği sorunları ve somut gerçekleri ortaya koymak; sesimizi gür bir şekilde duyurmak ve bu sorunların çözümü için adım atılması gerekliliğini net bir şekilde vurgulamaktır.
Ücretlerimizin düşmesinin temel sebebi sağlıkta dönüşüm programı ve sonucunda kamuya değil özel sektöre kaynak aktarılmasıdır. Genel sekreterliğin ya da hastane yöneticiliğinin bu durumu düzeltme şansı sınırlıdır ve geri dönüşümlüdür.
İş huzuru ve barışının bozulmasının sebebi sağlık çalışanları değildir. Onları gelecek kaygısıyla baş başa bırakan ek ödeme adaletsizliğidir.
Nitelikli eğitim alamamamızın nedeni  eğitim görevlilerimiz değildir. Performans kaygısıyla hekimlerin tüccarlaştırılmasıyla geçinebilmek için eğitime zaman ayrılamamasıdır.
Bizlerin;
Asıl amacı eğitim almak olan asistan hekimlerin,
Tıpta uzmanlık kurulu 11. madde 7. bendi eğiticilerin gözetim ve denetiminde araştırma ve eğitim çalışmalarında ve sağlık hizmeti sunumunda görev alır uyarınca performans sisteminde yeri yoktur.
Bu sebeple biz asistan hekimler;
1- Sabit ücretlerimizin en az iki katına çıkarılmasını ve genel bütçeden karşılanmasını talep ediyoruz.
2- Eğitim saatlerimizin öğle aralarında ya da mesai saatleri dışında değil; tüm klinik asistanları için mesai saatleri içinde verilmesini talep ediyoruz.
3- Teorik eğitimimizin çekirdek eğitim müfredatına uygun şekilde eğitim kadrosu tarafından  verilmesini istiyoruz.

Güvenli bir gelecek için emeğimize, toplum sağlığı için nitelikli uzmanlık eğitimine sahip çıkıyoruz.
Bu talepler doğrultusunda 30 Kasım 2015 Pazartesi günü grevdeyiz ve taleplerimizin takipçisi olacağız.

19 Kasım 2015 Perşembe

2015 Eylül TUS'u ile İlgili Avukat Tarafından Yapılan Açıklama

DEĞERLİ ARKADAŞLAR 

Malumunuz olduğu üzere 2015 yılı Eylül ayında yapılan TUS’da bir kısım hatalı sorular olduğu düşüncesi ile sınava giren bazı doktor arkadaşlarımızın bizi vekil tayin etmeleri üzerine hatalı soruların iptali için dava açtık. Yasada bu davaların açılabilmesi 10 gün ile sınırlı olması sebebiyle ilk etapta 6 sorunun iptali için dava açtık. 

Sonrasında dava açan doktor arkadaşların bir mikrobiyoloji sorusunun da hatalı olduğuna dair textbook referansı getirmeleri sebebi ile 2. Bir dava açmak zorunda kaldık. Hukuken 2. Davanın 1. Dava dosyasına dahil edilmesi mümkün olmadığından davaların birleştirilmesi için ciddi bir çaba sarfettik ve davalar birleştirildi. Bir an önce sınav sonucunu bekleyen doktor arkadaşlarımızın mağduriyetini giderebilmek maksadı ile dosyaları memur eliyle Ankara Bölge İdare Mahkemesinden Ankara 5. İdare Mahkemesine getirdik. 

Mahkeme de haklı olarak bilirkişi isimlerinin belirlenmesi için Ankara’da bulunan 4 tane üniversiteye 13.11.2015 tarihi itibarıyla yazı yazdı ve yazının tebliğinden itibaren 3 gün içinde cevap verilmesini istedi. Yine zamandan kazanmak için bu yazıları da hızlı posta ile üniversitelere tebliğ ettirdik. Bunlardan cevap verenler de oldu. Cevap verme süresi ise 19.11.2015 tarihi itibarıyla dolacak ve sonrasında Mahkeme bize ve ÖSYM’ye bilirkişilere itirazımız olup olmadığını soracak. 

Biz Mahkeme ile yaptığımız görüşmede yazışmalar ile zaman kaybedilmemesi için “ÖSYM ile de görüşelim, taraflar olarak itirazımızın olmadığını da beyan edelim ve böylece dosya bir an önce tamamlansın” dedik. 

ÖSYM de bizim gibi davanın bir an önce sonuçlanması için çaba sarf eder, bir kısım usuli işlemlerle zaman kaybına mahal vermez ise kanaatim o ki dava en geç Aralık ortasına kadar sonuçlanır. 
Elbette sonuçların açıklanmaması doktor arkadaşlarımızı strese sokmaktadır. Bunun bilincindeyiz. Ancak bugüne kadar çok sayıda TUS’da hatalı soruların iptali için açtığımız davalar neticesinde yüzlerce doktor arkadaşımız daha üst tercihlerine yerleşebildiler ya da tekrardan tercih yapma hakkı elde ettiler. Ancak bu arada yerleştirmeler yapıldığı için aldıkları eğitimler, verdikleri emekler boşa gitti. Daha önce açılan davalar neredeyse 1 yıl civarında sürmüş iken son açtığımız dava yaklaşık 3 ay içerisinde neticelenecek. Bu sebeple biraz daha sabretmek gerekir. 

Diğer taraftan bizim açtığımız davadan sonra ÖSYM, dava konusu ettiğimiz 3 adet soruyu iptal etti. Dolayısıyla hatalı sorular sebebiyle hakları ihlal olacak olan arkadaşlar esasında ciddi bir kazanım elde ettiler. Halen davası devam eden soruları da ilgili tüm tıp kamuoyu bilmektedir. 

Gönül ister ki bu davalar en kısa sürede sonuçlansın. Hatta 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 20/B maddesi de bu hususta özel bir düzenleme getirdi ve yargılamanın hızlandırılması amaçlandı. 

Ancak Ankara’da bir İdare Mahkemesinde yılda 3.000 tanenin üzerinde dava açılmakta. Mahkemeler iş yükü ve usuli işlemler altında ezilmekte. Fiili imkansızlıklar sebebiyle olması gerekenle olanın örtüşmediğini de görmekteyiz, yaşamaktayız. Sürecin hızlandırılması için elimizden gelen tüm çabayı sarfetmekteyiz. 
Bu vesileyle tüm doktorlarımızın biraz daha sabretmelerini ve bu sınavda alacakları sonuçların da gönüllerince olmasını temenni ediyorum. 

Av. Burhan ÖZKAYA